Münir Özkul'un ardından...

YAŞAM

15 yaşına kadar 'Paşa' olması için yetiştirildi. Lise hayatı, 8 yılda 8 ayrı okulda sona erdi. Kimyacı 'Deli Hulusi'yi hiç unutmadı. Annesi tiyatrocu olmasını hiç istemiyordu; tiyatrocu oldu. Ama hep yokuşta oturdu. Antika merakı vardı. Üzüldüğünde ya da çok sevindiğinde İstanbul'u gezerdi. En umutsuz anında sevdiklerinin kabrini ziyaret ederdi. İşte arşivdeki anlatımlarıyla, kendi cümleleriyle Münir Özkul...

"Annem tiyatrocu olmamı hiç istemiyordu. Beni 'Paşa oğlum' diye severdi. 15 yaşına kadar paşa olacağım diye yetiştirildim. Fakat sinema ve tiyatro merakım başlayınca olamayacağımı anladım."



"İstanbul'da genellikle tenha yerleri seçerim. Çok üzgün, sıkıntılı veyahut neşeli olduğum zaman Çamlıca, Boğaz ve bir de doğduğum yer olan Bakırköy'ü çok severim. Oralarda çıkar dolaşırım. Torunuma giderim."



"İsmail Dümbüllü ile çok az beraberliğimiz oldu ama çok şeyimi borçluyum. Bana sanatımda gerçek yolumu o gösterdi. Kabrini ziyaret ederim. 

Muhsin beyden bana bir nasihattir. 'Çok ümitsiz hissedersen bu meslekte sevdiklerinin kabrini ziyaret et, hayatı daha iyi anlarsın, huzura kavuşursun' derdi."



"Ertem'e gittim, 'Evlenmek istiyorum, param yok' dedim. O da 'Fuar yaklaşıyor, Adile ile şov yapın. Para kazanırsınız' dedi. Sadık Şendil bir şeyler yazdı, çıktık sahneye.

Koşuşuyoruz oradan oraya. 15 dakika falan bu iş. Bir işaretler yapıyorlar. Biz iyi bir şey oluyor zannediyoruz. Meğer çok uzuyormuş. 40 dakika falan sürüyor. Sahneye çıktığımız zaman kıyamet koptu. Çıkarken suratlar değişti.

Biz otele geldik ikimiz başladık ağlamaya. 'Kaçalım mı, intihar mı edelim' Sonunda tabi tatlıya bağlandı. Adile her şeyde o kadar güzel teselli eder ki, sonra o teselli etti."

"Annemi razı etmek çok zor oldu. İlerde de çok zor bunalımlara düştüm bu yüzden. Çünkü annem başarımı görmeden vefat etti. Çok kötü bir şey olmuştur. Sonra kadın ilişkilerim hep aksadı, hep annemi aradım. Bir evlilikte tutturamadım."



"Ben ilkokul ve ortaokulda kaçmadım hiç. Fakat 9'da Pertevniyal Lisesi'ne gidince; rahmetli oldu 'Deli Hulusi' vardı. Bilemedin mi tak tak duvara, kara tahtaya vuruyordu. Bilmeme imkan yok; Kimya. Hiç unutmam Perşembeleri 'görünmüyor okul' demeye başladım.

Sonra bu duyuldu babam aldı beni özel bir okula 'Hayriye Lisesi'ne yazdırdı. Annemin ismiydi. Babam 'Kaçma oğlum' dedi. Ben de 'Tamam bey babacığım' dedim.

Kaydım yapıldı. Ben derse girdim, hepimiz birden ayağa kalktık. Baktım dersimiz kimya ve 'Deli Hulusi' oraya da geliyor. Geldi ve benim kaçmam bir oldu."



"Yokuşlu evler; çaresizlikten kader oldu bu. Hep yokuş... Senelerdir hep böyle evlere çattık. Düzlüğe çıkamıyorum."



"Antika merakım var ama şimdi sade uzaktan bakıyorum. O da tiyatro gibi geleneksele dönüştü. Türk eşyalarına karşı tutkum var."



"40 senemi vermişim çok sevdiğim bir işe. 40 sene oynamışım doyamamışım ve bu 40 sene bu millet beni geçindirmiş, bakmış bana. Demek ki sevilmişim, bu mutlulukların en büyüğü.

Ve burada çok şerefli bir şekilde bana halkıma milletime bundan dolayı teşekkür etme imkanı veriyorsunuz. Ve Allah bundan sonra onlara daha iyi şeyler vermeyi nasip etsin. Çok mutluyum, inşallah daha uzun süre ayrılmam."

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.