Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında soruları yanıtladı

- "Bizim İran'a borcumuz falan bir defa kesinlikle söz konusu değil, tam aksine bu iddialar yalandır" - "2021 yılında vatandaşlarımızın elektrik faturalarında yüzde 50, doğal gaz faturalarında ise yüzde 75 oranında devletimiz sübvansiyona gitmiştir. Böylece, toplamda 100 milyar lirayı bulan maliyeti devletimiz sübvanse ederek karşıladı ve tarifelere de bunu yansıtmadı. 2022 yılında da benzer sübvansiyonlar yine devam edecektir" - "Biz önümüzdeki döneme çok iyimser bakıyoruz. Son dönemde döviz kurundaki istikrarlı seyir, bu iyimser bakışımızı da destekliyor"

27 Ocak 2022 Perşembe 00:53
Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında soruları yanıtladı

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran'dan doğal gaz akışının kesilmesiyle ilgili, "Bizim İran'a borcumuz falan bir defa kesinlikle söz konusu değil, tam aksine bu iddialar yalandır." dedi.

Erdoğan, NTV ve Star TV'nin özel yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin borçlanma limitini aştığı yönündeki tartışmaların hatırlatılması ve bu konuya ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine Erdoğan, kanuna göre büyükşehir belediyelerinin bütçe gelirlerinin en fazla bir buçuk katı kadar borçlanabildiğini ve bunun yeni değil, 2005'ten beri var olan bir uygulama olduğunu söyledi.

Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Mart 2019'daki borç tutarının 28,5 milyar lira olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Üstelik bunun 6 milyar lirası kendi kurumlarıyla arasındaki borç alacak ilişkisinden, yani fiili değil, bilanço borcundan oluşuyordu. Bir cebinden al, öbür cebine koy. Müteahhitlere, yani devam eden projelere olan borç da 5,2 milyar liraydı. Kalan 17,3 milyar liralık borç ise vadesi 30 yıla yayılmış, çok uygun şartlarda alınmış borçlardı. Halbuki kanuna göre, borç limitinin gelirinin yüzde 150'sini yani 32,3 milyar lirayı geçmemesi gerekiyordu. 2022 için öngörülen borçlanmalarla bu rakam 73 milyar liranın üzerine çıkacaktır."

İstanbul Büyükşehir Belediyesinde öz gelirlerinin toplam gelirlere oranının 2018'de yüzde 32 seviyesindeyken 2020'de yüzde 14'e gerilediğini belirten Erdoğan, merkezi idareden gelen kaynağın da 2018'de toplam gelirlerin yüzde 68'ini oluşturuyorken, bu oranın 2020'de yüzde 86'ya yükseldiğini bildirdi. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Daha açık bir ifadeyle İstanbul'da beceriksiz ve liyakatsiz yönetim sebebiyle belediyenin öz gelirleri yok edilmiş, giderlerin tamamı merkezi yönetimden gelen parayla karşılanmaya çalışılmıştır. Böyle olunca da işler tıkanmaya başlamış, belediye hızla borç batağına saplanmıştır. Bilindiği gibi batılı kredi değerlendirme kuruluşları, CHP'li İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediyelerini finansal sıkıntılar sebebiyle riskli kategorisine almıştır. Maalesef İstanbul Büyükşehir Belediyesi adeta 1994 yılında bizim devraldığımız döneme geri dönmüştür. Rabbim 2024'e kadar İstanbul halkının yardımcısı olsun diyorum. Biz hükümet olarak kendi sorumluluk alanımızda, ilçelerde de AK Partili belediyeler olarak kendi sınırlarımız içinde İstanbul'a hak ettiği hizmetleri vermeyi sürdüreceğiz."

- İran'dan gelen enerji akışının durması

İran'ın Türkiye'ye enerji akışını kesmesiyle ilgili tartışmaların hatırlatılması ve "Sorunun çözümü için İran ile bir aşamaya gelindi mi? Elektrik kısıtlamalarının bundan sonra da devam etme hala riski var mı ve Türkiye'nin İran'a borcu olduğu için bu kısıtlamaların gerçekleştiği ifade ediliyor. Kısıtlama olmasının sebebi nedir?" sorularının yöneltilmesi üzerine Erdoğan, şu cevabı verdi:

"Biz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi değiliz. Bizim İran'a borcumuz falan bir defa kesinlikle söz konusu değil, tam aksine bu iddialar yalandır ve Cumhurbaşkanı İbrahim Bey ile yaptığım görüşmede de kendilerine söyledim. Onlar, 'Bir arızadan ötürü bu işi şöyle bir 10-15 gün erteleme durumumuz olacak' dediler. Biz kendilerine daha önceden, 'Bu işi, yani hazirana kadar ertelemek suretiyle eğer bu gaz akışı devam ederse biz de bu sert geçen kışı daha rahat şartlarda geçiririz.' dedik. Tabii şu anda İran'da da kış şartları çok sert. Onlar da bundan dolayı bir sıkıntıları olduğunu bana ifade etti ve bütün bunlarla beraber de 'Yani en kötü şartlarda bir 10 gün burada eğer esneme yaparsak bu süreci atlatırız.' dedi Sayın Cumhurbaşkanı."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile BOTAŞ'tan iki ayrı ekibi gönderdiklerini ve onların orada görüşmeler gerçekleştirdiğini belirterek şöyle devam etti:

"Öyle zannediyorum ki yani fevkalade bir durum olmadan inşallah şöyle bir 10 gün, bilemediniz 15 gün içerisinde tekrar bu doğal gaz akışı devam edecek. Tabii tedbirlerimiz var. Biliyorsunuz, Tuz Gölü'nün altındaki bir depolama çalışmamız. Bunun yanında Efesaryo ile ilgili bu tür gemilerimiz var. Bu gemilerimiz ile gelen yine doğal gaz olayımız var. Bunlarla beraber, gaz akışının sağlanması da bir taraftan gerçekleşecek. Bu kış ortasında biz vatandaşımızı birinci derecede bir defa korumak durumundayız ama nedir, sanayide falan burada biraz kontrollü gitmek durumundayız ve gerek Enerji gerekse Sanayi ve Teknoloji Bakanlıklarımız müşterek bir çalışmayla bunu da koordine ediyorlar, kompanse ediyorlar ve bu şekilde süreci devam ettireceğiz."

- Elektrikte kademeli faturalandırma sistemi

Elektrikte kademeli faturalandırma sistemine geçildikten sonra yüksek fatura bedelleriyle ilgili şikayetlerin geldiğinin belirtilerek daha düşük ücretlendirme için bir çalışma öngörülüp görülmediğinin sorulması üzerine Erdoğan, bunun salgın koşulları nedeniyle alınmış bir tedbir olduğunu söyledi.

Erdoğan, dünyada hammadde fiyatlarında yaşanan artışlar sonucu enerji maliyetlerinde de büyük artışlar meydana geldiğine dikkati çekerek, dünyada elektrik üretiminin ana hammaddelerinden olan kömür fiyatlarında 5 kat, doğal gaz fiyatlarında da 10 kat artışların söz konusu olduğunu ifade etti.

Enerji piyasalarının sürdürülebilirliği için zorunlu miktar kadar bir düzenleme yapılmakla birlikte fiyatlarda sübvansiyonun hala mevcut olduğunu bildiren Erdoğan, "Yani 2021 yılında vatandaşlarımızın elektrik faturalarında yüzde 50, doğal gaz faturalarında ise yüzde 75 oranında devletimiz sübvansiyona gitmiştir. Böylece, toplamda 100 milyar lirayı bulan maliyeti devletimiz sübvanse ederek karşıladı ve tarifelere de bunu yansıtmadı. 2022 yılında da benzer sübvansiyonlar yine devam edecektir." diye konuştu.

Bir konut abonesinin aylık elektrik ve doğal gaz faturaları için ödediği toplam tutarın 2002'de net asgari ücretin yüzde 47'sini oluşturuyorken 2022'de aynı miktardaki tüketim için bu oranın yüzde 12,9 seviyelerine düştüğünü aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kademeli tarife, Türkiye'deki hanelerin ortalama elektrik tüketimleri hesaplanarak 150 kilovatsaat olarak belirlendi. 2021 yılı verilerine göre, ülkemizdeki konutlarda kullanılan ortalama tüketim aylık 134 kilovatsaat olarak gerçekleşti. Aylık 150 kilovatsaatlik tüketim, düşük tarifeden 150 kilovatsaati aşan tüketimler ise daha yüksek bir tarifeden faturalandırılıyor. Aylık 150 kilovatsaat miktarı bir ay 30 gün varsayılarak, günlük 5 kilovatsaatin 30 güne tekabül eden miktarından hareketle oluşuyor."

Erdoğan, kademeli tarifenin amacının elektriğin verimli kullanımını teşvik etmek ve dar gelirli vatandaşların kullandığı elektriğin sübvanse edilmesini sağlamak olduğunu vurgulayarak uygulamanın henüz başladığını, gelecek günlerde kullanım verilerinin de takip edileceğini kaydetti.

- Türkiye'nin faiz mücadelesinde atılacak adımlar

Gelecek dönemde Türkiye'nin faizle mücadelesinde ne tür adımlar atılacağı sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, Türkiye'nin uygulanan akılcı politikalarla kamu maliyesinde ve bankacılık sektöründe ciddi kazanımlar ile güçlü bir duruş elde ettiğini söyledi. Erdoğan, faiz oranlarında tarihi düşük seviyeleri yakalama başarısının da gösterildiğine değinerek, şunları kaydetti:

"Hatırlayın, Türkiye 2013 yılında tarihinin en düşük faiz ortamını yakaladı ancak bunun ardından bir dizi iç ve dış olumsuz gelişmeyle bu süreç kesintiye uğradı. Diğer taraftan, son 20 yılda altyapı yatırımları konusunda önemli mesafeler kat ettik. Doğrudan yatırımları destekleyen güçlü bir teşvik sistemine sahibiz. Ülkemizde iş yapma ortamının geliştirilmesi için devrim niteliğinde adımlar atıldı. Üretim odaklı ihracat ve istihdamı artırmak hep önceliğimiz oldu. Bütün bunlar, yeni modelimizin uygulanmasına yönelik uygun zemini hazırladı. Böylece nihai amacımız olan dengeli ve sürdürülebilir büyümeye kesinlikle ulaşacağız.

Bildiğiniz gibi dengeli büyüme, büyüme kompozisyonunun dış talep lehine iyileştirildiği bir görünümü ifade ediyor. Sürdürülebilir büyüme ise makro dengelerin korunduğu büyüme çerçevesine işaret ediyor. Yüksek faiz ortamının orta uzun vadede kırılganlık oluşturduğu aşikar. Bu ortamda kaynaklarımız üretime gitmiyor. Bu da üreterek ekonomik olarak güçlenmek isteyen ülkemizin gelişmesine ket vuruyor. Biz işte bu sebeple düşük faiz ortamında kaynaklarımızı üretim, istihdam, ihracat ve büyüme olarak kullanmak istiyoruz. Biz önümüzdeki döneme çok iyimser bakıyoruz. Son dönemde döviz kurundaki istikrarlı seyir, bu iyimser bakışımızı da destekliyor. Kamusal kaynakları ve banka kredilerini etkin ve verimli şekilde üretimin artırılması için kullanarak bu mücadelemizde başarılı olacağımıza da inanıyorum. Bu modelle birlikte ülkemiz daha güçlü hale gelecek ve ekonomimiz olası spekülatif ve manipülatif müdahalelerden daha az etkilenecektir. Bundan eminiz"

(Sürecek)

Son Güncelleme: 27.01.2022 11:45
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.