Alperenler: Bu kokuşmuş sistem artık değişmeli!

Alperen Ocakları Genel Başkanı Murat Aslan’la cumhurbaşkanlığı sistemi, referandum, alperen ocaklarının faaliyetleri hakkında konuştuk. Alperenler olarak referandum günü ‘evet diyeceklerini belirten Aslan “Türkiye’deki bu kokuşmuş sistem artık değişmeli” dedi. Alperen ocaklarında yetişen Aslan, Muhsin Başkanla yaşadığı bir anıyı da bizlerle paylaştı.

13 Nisan 2017 Perşembe 14:53
Alperenler: Bu kokuşmuş sistem artık değişmeli!

Alperenler referandumda evet diyeceklerini açıkladı. Neden “evet” denilecek?

Alperen Ocakları çeyrek asırlık bir kuruluş ve kurulma aşamasındaki umdelerine baktığınızda Türkiye’deki bu kokuşmuş sistemin değiştirilmesi gerektiğini baştan beri savunuyor. Biz kurulduğumuz günden beri Türkiye’nin bu sistemle yönetilemeyeceğini ve Türk milletinin vesayet odaklı bir anayasayı kabul etmeyeceğini savunuyoruz. Önümüze gelen bu teklif tam manasıyla mükemmeli tesis etmese dahi ileriye dönük umutlarımızı diri tutmamızı sağlıyor. Biz Büyük Birlik Hareketi olarak bu konular tartışılmaya başlandığı andan itibaren 5 temel ilke ortaya koyduk ve getirilen teklifin bu ilkelerle örtüşüp örtüşmediğine bakarak kararımızı verdik. 

1-   Devletimizin üniter yapısının muhafazası,
2-   Türk kimliği ve Türkçemiz,
3-   Kuvvetler ayrılığı prensibi,
4-   Temel haklar ve inanç hürriyeti,
5-   Darbe hukukunun ve vesayetin ortadan kaldırılması. Bu 5 temel ilkeye büyük bir kısmının uyduğu, öneri ve uyarılarımızın dikkate alınması dolayısıyla bizlerde bu değişiklik teklifine destek veriyoruz.

Cumhurbaşkanlığı sisteminden beklentiniz nelerdir?

Öncelikli olarak bizim bu sistemden beklentimiz milletimizin birliğinin muhafazası, devletimizin istiklalinin ve istikbalinin güvence altına alınmasıdır. Biz Alperen Ocakları olarak vesayetin her türlüsüne karşı koyduğumuz tepkinin bir karşılığı olarak bugün bu karara vardık. Milletimiz darbelerden ve darbe anayasalarından bıkmıştır. Beklentimiz odur ki darbelerin olmadığı, kavgaların yaşanmadığı ay yıldızlı al bayrağın altında milletimizin tüm renklerinin müreffehçe yaşadığı bir Türkiye’nin yeniden sağlanmasına vesile olur.

Alperenler arasında hayırcılar var mı? Varsa sizin hayırcılara karşı tutumunuz nasıl?

Bizler bu süreç konuşulmaya başlandığı andan itibaren tüm teşkilatlarımızla görüşmeler yaptık. Arkadaşlarımız o gün şahsi fikirlerini ortaya koydular ve hep beraber ülkemiz için hangi kararın daha yararlı olacağını tartıştık. Arkadaşlarımızın bir kısmı Muhsin Başkanımızın aydınlatılmayan suikast dosyasını gerekçe göstererek hayır dememiz gerektiği fikrini savundu. Alperenlerin en hassas noktası olan bu dosyaya gereken hassasiyetin gösterilmemesi ve üstünün örtülmeye çalışılması dolayısıyla arkadaşlarımız bu kararın daha hayırlı olacağı fikrini belirttiler. Bu düşüncelerin tamamı şahsım tarafından Büyük Birlik Partimizin yetkili kurulları ile paylaşıldı. Partimizin en üst kurulu olan MKYK’da masaya yatırılan bu fikirlerin neticesinde bir karara varıldı. Bizim hareketimiz kutuplaşmanın değil birliğin merkezidir ve şahsi kararını hayır yönünde veya evet yönünde görüşmelerde belirten kardeşlerimiz bu hareketin öz ve öz evlatlarıdır. Fakat şunu belirtmek isterim ki Büyük Birlik Hareketi tüm teşkilatlarıyla ortak bir karar almıştır ve bu karara saygı duymak gerekmektedir. Alperen Ocakları’da tüm teşkilatlarıyla bugün bu kararın yanındadır.

Muhsin Başkan’ın temel hedefi gençlikti. BBP bu geleneği sürdürüyor mu?

Dediğiniz gibi Şehit Liderimiz Müslüman-Türk gençliğine çok büyük önem verirdi. Bu önemin bir göstergesi olarak bin yıllık bir ocağı Alperen Ocaklarını tekrar canlandırdı. Tabi ki şu an BBP’de gençliğe ayrı bir kıymet veriyor. Gençlerin bu ülkenin teminatı olduğunun farkındalığıyla Türk gençliğinin daha iyi yetişmesi için birçok proje üretiyor. Alperen Ocaklarımız vasıtasıyla bizlerde partimizin geliştirdiği çoğu projeyi hayata tatbik ediyor, gençlerimizle beraber bu projelerin geliştirilmesi yönünde gayret gösteriyoruz.

Muhsin YAZICIOĞLU başkanımızla güzel bir anınız var mı?

Tabi ki Şehit Liderimiz Muhsin YAZICIOĞLu’yla uzun süre beraber yol yürüme şerefine nail olduğum için beraber geçirdiğimiz süre zarfı boyunca yaşadığımız birçok şey oldu. Bunlardan biride 1999 yılı seçimlerinde İskenderun bölgesindeki seçim çalışmalarına katılmak üzere Muhsin Başkan’la beraber yola çıktık. Seçim çalışmalarını tamamladıktan sonra İskenderun’daki parti yöneticilerimizden biri Muhsin Başkan’ı ve ekibimizi bir yayla evinde misafir etti. Yaylanın soğuk olması ve evde uzun süredir oturulmaması hasebiyle ev soğumuştu. Sabah kalktığımızda Muhsin Başkan ve ben de dâhil ekipteki birçok arkadaşımız rahatsızlanmıştı. O gün Adana’da Büyük Birlik Partimizin seçim çalışması vardı. Sabah programa katılmak üzere yola çıktık ve akşama kadar Adana’daki seçim çalışmalarını tamamladık. Muhsin Başkan iyice rahatsızlandı ve o akşam hastaneye kaldırmak zorunda kaldık. Ertesi gün Konya’da da bir seçim programı vardı ve Muhsin Başkan da katılacağına dair söz vermişti. Sabah olduğunda doktorlar Muhsin Başkan’ın daha iyileşmediğinin söyleyerek gitmemesi gerektiğini ilettiler. Fakat Muhsin Başkan teşkilata verdiği sözün gereği olarak doktorların söylediklerini bir kenara atarak Konya’ya doğru yola çıktı. O gün Konya’da da seçim çalışmalarını tamamladıktan sonra gecenin ilerleyen saatlerinde Ankara’ya döndük ve Başkanı evine bıraktık. Ayrılmamızdan çok bir süre geçmeden bir telefon geldi Muhsin Başkan tekrar hastaneye kaldırılmıştı. Ve bir hafta hastane de yatmak zorunda kaldı. İşte Muhsin Başkan verdiği sözü tutmak için kendi canından geçen bir liderdi. Ve bizde onun evlatlarıyız ve Muhsin Başkan’a verdiğimiz sözün arkasındayız. Allah’ın izniyle onun hayali olan “nefsini ruhuna ruhunu da Allaha’a” tabi kılmış bir nesli yetiştireceğiz.    

BAŞKAN MURAT ASLAN ALPEREN OCAKLARINI HER YÖNÜYLE ANLATTI:

Alperen Ocakları’nı bize anlatır mısınız?

Alperen Ocakları 1992 yılında Nizam-ı Âlem Ocakları olarak, Şehit Liderimiz Muhsin YAZICIOĞLU’nun talimatıyla kurulmuş gençlik yapılanmasının devamıdır. Aslında Alperen Ocakları 25 yıllık bir süreci kapsayan kısır bir oluşum değildir. Kökleri Resulullah’a dayanan bir gayenin Hoca Ahmet Yesevi’yle buluştuğu dairede 1400 yıllık bir idealin son 25 yılda aksiyona dönüşmüş halidir. Alperen Ocakları’nın nihai hedefi İ’lay-ı Kelimetullah için Nizam-ı Âlem ülküsüdür. Cenab-ı Allah’ın esmasını yüceltmek manasına gelen bu kutlu ülküyle cihana adaletle nizam verme gayesidir. Başta hedef kitlemiz olan Müslüman-Türk gençliğini kötü alışkanlıklardan koruyarak, kültür ve medeniyet iklimimize uygun olarak yetiştirmek çabasındayız. Ayrıca Alperen Ocakları dünyanın neresinde bir mazlum varsa onun sesi olmayı kendine şiar edinmiş ve bu yolda “mazluma umut zalime korku” diyerek yürüyen bir yapılanmadır. Bugün dünyanın dört bir tarafına kan ve gözyaşı hâkimdir. İşte bu kan ve gözyaşı biraz olsun dindirebilmek için gayret sarf ediyoruz.

Genç bir arkadaş Alperen Ocakları’na geldiğinde neler öğretiyorsunuz?

Bizim Türk gençliğine öğrettiğimiz bilgilerin yanında bir de hatırlamalarına vesile olduklarımız var. Şu anda Türk gençliği büyük bir buhran yaşıyor. Bir taraftan kültür yabancılaşması yaşarken, bir taraftan da teknolojinin esiri haline geliyor. Öncelikle biz gençlerin “Bir elinde Kur’an, bir elinde bilgisayar” olmasını hedefliyoruz. Yani dinine ve milletine bağlı aynı zamanda da teknolojinin esiri değil hâkimi bir gençliği oluşturmaya çalışıyoruz. Tabi bunların bütünü sağlamak için de birçok faaliyet gerçekleştiriyoruz. Her ocağımızın ortak bir program çerçevesinde kendine ait seminer ve konferansları oluyor. Bu programlarda tarih, kültür, din ve daha birçok konu başlığı ve güncel olaylar konuşuluyor. Yani bir genç Alperen Ocaklarına geldiğinde öz kültürüyle buluşuyor. Ve birçok konu başlığını bir arada ihtisaslaştırabiliyor.

Alperen Ocakları’nın faaliyetleri nelerdir?

Alperen Ocakları az önce de ifade ettiğimiz gibi gençliğin yetişmesi için büyük bir gayret sarf etmekte ve bu yolda birçok faaliyet gerçekleştirmektedir. Alperen Ocakları Genel Merkezi olarak 25 senedir çıkarttığımız bir aktüel fikir dergisi “Alperen Dergimiz” bulunmaktadır. Her Türk gencinin faydalanabileceği bir kaynak olan dergimiz Türk gençliğinin ufkunu açan yazılardan oluşmaktadır. Bunun yanı sıra Ocaklı gençlerimizin faydalandığı iç eğitim faaliyetlerimiz ve tüm vatandaşlarımıza açık olarak gerçekleştirdiğimiz, panel, konferans vs. gibi programlarımız bulunmaktadır. Bugün Türkiye’nin dört bir yanındaki teşkilatlarımız bulundukları yerin ilim, irfan yuvaları olmuştur. Tabi sadece Türkiye değil Avrupa’nın birçok yerinde de Alperen Ocakları’mız var. Özellikle Avrupa’daki gurbetçi kardeşlerimizi bir arada tutan Avrupa Türk Birliği Federasyonu’muz Avrupa’daki gençlerimizin ve tüm vatandaşlarımızın köklerinden kopmaması için faaliyetler yürütüyor. Bunların yanı sıra dünyanın birçok yerindeki mazlumlara uzanan el olmanın da gayreti içerisindeyiz. Başta Ortadoğu coğrafyası olmak üzere birçok bölgede insani yardım faaliyetleri yürütmekteyiz. Kurban organizasyonları, yardım tırları, erzak, ilaç vs. gibi asli ihtiyaçların karşılanması hususuna büyük bir ehemmiyet vermekteyiz. Daha birçok faaliyetin de yer aldığı Alperen Ocakları bugün gençliğimizin özünü bulup yaşayacağı bir eğitim merkezidir. 

Bilinçli gençliğin sansasyonel magazin haberleri ve programlara karşı olduğunu biliyoruz. Alperenlerde bu tür programlardan şikâyetçi siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şu anda Müslüman Türk gençliğinin politika dışına itilerek, memleket meselelerinden ve dünyadan kopartılıp magazin kültürüyle hemhal olmasını sağlayacak bir kültür değişimi hatta daha feci bir ifadeyle kültür emperyalizmiyle karşı karşıyayız. Bizim kültürümüzde, bizim değerlerimizde toplumculuk vardır, yani; “komşusu açken tok yatan bizden değildir” anlayışı... Kendi ihtiyacı olduğu halde başkasına verme, komşusunun ihtiyacını giderme düşüncesi vardır. Bizim toplumumuzda Ahi Evran temelinde eline, beline, diline sahip olma anlayışı vardır. Fakat şimdi öyle bir kültür geliştirildi ki, değerlerimiz öylesine yozlaştırıldı ki, gençlerimiz de çabuk şöhret olma ve süratle o yıldızlı magazin kültürlerinde gördüğü hayata adapte olma, ona aşama kaydetme gibi bir anlayış gelişti. Bunların bilinçli bir şekilde yapıldığını ve gençlerimizin üretemez hale getirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bunun içinde bu tip programların bir an evvel yayından kaldırılmasıyla alakalı bir çalışma başlattık. RTÜK’e şikâyet dilekçemizi sunduk ve ülkemizin dört bir yanında ki duyarlı vatandaşlarımızı bu programların kapatılması için imza kampanyamıza davet ettik. Allah’ın izniyle gençliğimize öz kültürümüze bigâne bırakan bu programlar yayından kalkacaktır.

www.ankaradanhaber.com

Son Güncelleme: 14.04.2017 14:49
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.