Erdoğan'dan salonu ayağa kaldıran açıklama

AK Parti İl Danışma Meclisi toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şayet bir an önce Türkiye’nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa, bir süre sonra omuzlarının üstündeki o başlar da kalmayacak." dedi.

02 Mart 2020 Pazartesi 14:47
Erdoğan'dan salonu ayağa kaldıran açıklama

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İl Danışma Meclisi toplantısında  Bahar Kalkanı Harekatı'na ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, "Şehitler tepesi boş değildir, boş kalmayacak. Askerlerimizin canına kastedenlerin yerle yeksan etmek boynumuzun borcu. Bir an önce Türkiye'nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarda omuzlarının üstünde o başlar da kalmayacak" ifadelerine yer verdi.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;

Sözlerime ülkemizin bağımsızlığı, milletimizin birliği, vatanımızın bütünlüğü, bayrağımızın gururla dalgalanması, ezanlarımızın semalarımızda yankılanması için toprağa verdiğimiz tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum. İdlib’de bugüne kadar verdiğimiz şehitlerimizin Rabbim şehadetlerini mübarek eylesin diyorum. Şehit yakınlarımızın ve milletimizin başı sağ olsun. Hamd olsun bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık, mücadelesini akamete uğratmadık.İdlib’deki operasyonlarımızı meselenin sağ duyu ve sulh yoluyla çözülmesini arzu ettiğimiz için sınırlı şekilde sürdürüyorduk.

"REJİME TARİHİN EN BÜYÜK KAYIPLARINI VERDİREREK BİSMİLLAH DEDİK"

Diplomasi kanallarını etkin bir şekilde işletmek için çalıştık. Meselenin ülkemiz açısından taşıdığı önemi, bu uğurda neleri göze aldığımızı muhataplarımıza her seviyede tekrar tekrar ifade ettik. Ancak yanlış anlaşıldığımızı gördük. bunun üzerine operasyonlarımızı 34 askerimizi şehit verdiğimiz 27 Şubat tarihi itibariyle, rejimin tüm unsurlarını hedef alacak şekilde kapsamlı hale getirdik. Operasyona da Bahar Kalkanı adını verdik. Daha önce Fırat Kalkanı harekatıyla Zeytin Dalı harekatıyla, Barış Pınarı harekatıyla neyi amaçlıyorsak bu harekatla da aynı gayeyi güdüyoruz. Sınırlarımızın terör örgütleri ve gözünü ülkemizin topraklarına dikmiş zalim bir rejim tarafından kuşatılmasına, sığınmacıların yükünün kalıcı şekilde üzerimize yıkılmasına izin vermemekte bundan böyle kararlıyız. Daha İdlib şehitlerimizin cenazelerini kaldırmadan rejime tarihin en büyük kayıplarını verdirerek bismillah dedik.

"BU SADECE BAŞLANGIÇ"

Şu ana kadar; 135 tank, 22 zırhlı araç, 45 top, 44 çok namlulu roketatar, 12 tanksavar, 29 pikaba monteli uçaksavar, 2 İHA, 8 helikopter, 7 mühimmat rampası, 24 zırhlı araç, 9 mühimmat depo binası, 2 uçak, 2 füze rampası ve 2557 rejime ait asker ve milis. Bizim kan dökülmemesi, can yanmaması, acı yaşanmaması konusundaki hassasiyetimizi, zafiyet veya çekingenlik olarak görenlere gerçek gücümüzü göstermeye daha yeni başlıyoruz. Rejimin verdiği insan ve araç gereç kayıtları sadece bir başlangıçtır.

"TÜRKİYE'NİN BELİRLEDİĞİ SINIRLARIN DIŞINA ÇIKMAZLARSA..."

İşlerin bu noktaya gelmiş olmasından dolayı gerçekten üzüntülüyüz. Bunun müsebbibi, arkalarına aldıkları güçlerin gölgesini kendi cüsseleri sanarak bize meydan okuyanlardır. Her biri canımızdan birer parça olan askerlerimizin hayatına kast edenleri yerle yeksan etmek boynumuzun borcudur. Yaşananlardan ibret almayanların, bizi hala tehdit etmeleri akıllarının başlarına gelmediğini işaret ediyor. Şayet bir an önce Türkiye’nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa, bir süre sonra omuzlarının üstündeki o başlar da kalmayacak.

Rusya ve İran’a bir kez daha sesleniyorum. Bizim sizinle herhangi bir derdimiz yok. Türkiye’nin mücadelesi ne toprak kazanma, ne stratejik ve üs edinme gayretidir. Biz Suriye’de ülkemize yönelen milyonlarca kişinin yol açtığı insani krizi çözme, hem de topraklarımızın güvenliğini sağlama mücadelesini yürütüyoruz. Her iki mesele de bizim için hayati öneme haizdir. Bu yükü tek başına biz üstleniyoruz, Türkiye üstleniyor. Batının sadece göçmen korkusuyla söyledikleri süslü sözler, gerçek hayatta somut karşılık bulmuyor. Ne diyorlar? “Kapıları açmayın” Aylar önce ne dedim kendilerine? Eğer bizimle yük paylaşımına girmezseniz bu kapıları açarız. Ama bunlar sandılar ki biz latife yapıyoruz, şaka yapıyoruz. Şimdi kapılar açılınca telefon üzerine telefon gelmeye başladı. Kapıları kapatın diyorlar, bitti artık o iş. Şimdi Batı hepsi verecek. Nereye? Dünya Yüksek Mülteciler Komiserliği’ne. Çünkü mültecilere şu an takındıkları tavır, gaz bombası atmak suretiyle onları yeri geldiği zaman gerçek bomba atmak suretiyle yıldırmaya çalışanlar bunu uluslararası camiada da hesabını vermek zorunda kalacaklar.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.