KARABÜK (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini Akıncı Üssü'nden yöneten firari Adil Öksüz'ün kardeşi eski Karabük Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Öksüz, hem savcılık hem de mahkemede delilleriyle önüne konan ilişkilerini, Bank Asya'daki hesap trafiğini ve bütün dijital verilerini yok etmesini inkar etti.
Karabük Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ/PDY üyesi olduğu gerekçesiyle yargılandığı davada "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapisle cezalandırılan Ahmet Öksüz hakkındaki gerekçeli kararı açıkladı.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından bağımsız mahkemelerde yargılanan sanıklar, yargılama aşamasında örgütün yönlendirmesiyle inkar taktiğini uyguluyor. Cezaevine girdikten sonra örgüt talimatı çerçevesinde inkar yolunu seçen sanıklar, yargılama aşamasında elde edilen görüntü, ses kaydı ve tanık ifadeleri karşısında çoğu zaman "bilmiyorum", "hatırlamıyorum" gibi ifadelerle savunma yapıyor ya da sessizliğini koruyor.
Ağabeyi Adil Öksüz ile olan ilişkileri, 15 Temmuz'dan sonra telefonunu çöpe attığı, iş yerindeki bilgisayar ve harddiskleri yok ederek delil kararttığı, itirafçı olan eşinin örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanmasına rağmen ByLock'u 15 Temmuz'dan sonra duyduğunu söylemesi, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in Bank Asya'ya sahip çıkılması çağrısına uyduğunu gösteren yoğun Bank Asya'daki hesap trafiğine rağmen Ahmet Öksüz de inkar yolunu seçenlerden.
"Ağabeyiyle olan ilişkilerine dair çelişkili beyanlar"Darbe girişiminden 5 gün sonra 20 Temmuz 2016 tarihinde açığa alınan ve 3 Ağustos 2016 tarihinde çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklanan Ahmet Öksüz hakkındaki gerekçeli kararda, şüphelinin Bank Asya hesap dökümü incelendiğinde 17/25 Aralık sürecinden sonra bankayı yoğun olarak kullandığı, bu bankaya para yatırdığı halde diğer başka bankalardan çeşitli dönemlerde ihtiyaç kredisi kullandığı, bu durumun örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in Bank Asya'ya sahip çıkılması çağrısına uyulduğunu gösterir delil olduğu, üniversitede öğretim görevlisi olmasına rağmen kollukça odasında yapılan aramada herhangi bir dijital materyale rastlanılmadığının, oysa aynı kurumda benzer görevlerde bulunan diğer şüphelilerin aramalarında iki sayfa zabıt tutulmasını gerektiren miktarlarda dijital materyallerin tespit edildiğinin görüldüğünün tespit edildiği, bu durumun şüpheli tarafından delil karartmaya yönelik önceye dayalı tedbir aldığını gösterdiğinin değerlendirildiği ifade ediliyor.
Şüphelinin alınan kolluk ve savcılık ifadelerinde 15 Temmuz'da telefonunun kırılmasını bahane göstererek yeni bir telefon satın aldığını, eski telefonunu ise çöpe attığını ifade ettiği aktarılan kararda, bu işlemi delil karartma amacıyla yaptığının değerlendirildiği, telefonun camının kırılması, kırılan telefonun tamiri için uğraşılmaması, telefonun saklanmasına dahi gerek duyulmaksızın imha edilmesinin şüpheli için somut şüpheler oluşturduğu, şüphelinin FETÖ/PDY örgütünün ikinci adamı pozisyonundaki Adil Öksüz'ün kardeşi olduğu, verdiği beyanlarında ağabeyiyle olan ilişkilerine dair çelişkili beyanlar verdiği ve bu şüpheliyi de korumaya çalıştığının değerlendirildiği tespitlerine yer veriliyor.
Öksüz'ün, Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamedeki ifadelerine de yer verilen kararda şunlar kaydedildi:
"16 Temmuz 2016 tarihinden önce telefonda kayıtların olmamasının sebebi telefonumu yeni almış olmam. Önceki telefonunum kırıldı. Bu sebeple telefonumu yeniledim. Açığa alındığımda iş yerindeki bilgisayarımı yanıma aldım. İş yerinde başkaca herhangi bir dijital materyal bulunmuyor. Bank Asya'da 2008 yılında katılım bankası olması nedeniyle hesap açtım, 17/25 Aralık sürecinden sonra hesabımı kapattım, çocuklarım Fatih Koleji'nde okudu ancak darbe girişiminden sonra çocuklarımın kaydını bu okullardan aldım. Bu okulu tercih etmemin sebebini çocuklarımın iyi bir eğitim alması. Ağabeyim olan Adil Öksüz'le aram soğuk. Kendisiyle herhangi bir bağlantım ve iletişimim olmadı."
Mahkemede inkar stratejisiÖksüz, savcılıkta olduğu gibi FETÖ üyelerinin başvurduğu inkar stratejisini mahkemede de sürdürdü.
FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturma kapsamında Karabük Üniversitesinde görev yapmış 16 şüpheliyle yargılanan ve çelişkili ifadeler veren Ahmet Öksüz, mahkemede suçsuz olduğu savunmasını yaptı. Daha önce görev yaptığı Kafkas Üniversitesinin FETÖ ile bağlantılı olduğunu bildiğini dile getiren Öksüz, iddianamede yer alan suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Öksüz, dönemin Mahkeme Heyeti Başkanı Muhammet Zafer Terzi'nin "15 Temmuz'dan sonra telefonunu neden değiştirdin?" sorusuna "Telefonumun bir kaza sonucu camı kırıldı, yenisini aldım ve eskisini çöpe attım. Saklama gereği hissetmedim." yanıtını verdi.
15 Temmuz'da yıllık izinde olduğunu iddia eden Öksüz, mahkemede, iş yerindeki bilgisayar ve harddiski yanına aldığını, o yüzden iş yerinde ve evinde yapılan aramalarda bulunmadığını savundu.
Örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u 15 Temmuz'dan sonra duyduğunu mahkemede ısrarla dile getiren Öksüz, eşinin ByLock'u kullandığını bilmediğini iddia etti.
Mahkeme başkanının, "Eşiniz ByLock'u kullandığı için gözaltında, bundan haberiniz var mıydı?" sorusu üzerine Öksüz, "Haberim yoktu" şeklinde yanıt verdi. Terzi'nin, "Bu normal mi?" sorusuna da Öksüz, "Eşime güveniyorum, onun yanlış bir iş yapmayacağına inanıyorum." karşılığını verdi.
Etkin pişmanlıktan yararlanan eşinin kod adı "Hansa"Mahkeme başkanının, "Eşinizin bu yapı içinde herhangi bir konumu var mı?" diye sorması üzerine Öksüz, "Hayır, eminim." şeklinde cevaplar verdi.
Bunun üzerine başkan, daha önce FETÖ/PDY kapsamında gözaltına alınan eşi Havva Emel Öksüz'ün ifadesinden, "ByLock isimli programın yüklenmesi işini Fatih Kolejinin düzenlediği çaylardan tanıdığım ve daha sonra detaylı kendisinden bahsedeceğim Ayşe isminde bir bayan telefonla görüşmelerimizin sakıncalı olduğundan bir program üzerinden konuşmamızın daha iyi olacağını söyleyerek telefonumu istedi, bir program yükledi. O anda ne şekilde yüklediğini hatırlamıyorum. Programı kuran kişinin program üzerindeki ismini 'Meryem' olarak hatırlıyorum. Benim adım ise yanlış hatırlamıyorsam 'Hansa' kod adıyla kayıtlıydı. Bu görüşmelerimizi 'ByLock' üzerinden birebir yapıyorduk. Başka hiç kimse olmuyordu." bölümünü okudu.
Öksüz ise bunun üzerine, "Bahsettiği kişileri ben bilmiyorum, tanımıyorum. Bu yapıdan bana hiç bahsetmedi. 'ByLock' kullanmasından bahsetmedi." yönünde savunma yaptı.
Mahkeme Heyeti Başkanının, "Eşiniz nerede şu an, örgütün haberleşme programı 'ByLock'u kullanmasına rağmen neden dışarıda, var mı bilginiz?" şeklinde sorusu üzerine Öksüz, herhangi bir bilgisi olmadığını belirtti. Başkan da "Etkin pişmanlıktan faydalanmak istemiş, bildiklerini anlatmış savcılık takdiriyle de serbest kalmış." ifadesini kullandı.
Kolluk ve savcılıkta Bank Asya'daki hesabını 17/25 Aralık 2013 sürecinden sonra kapattığını savunan Öksüz'e, 2013-2015 yılları arasında başka bankalardan ihtiyaç kredisi çektiği halde, Bank Asya'daki 26 Mayıs 2014'te hesabına 12 bin 657,83 dolar, 16 Ocak 2014'te 20 bin Türk lirası ve 23 bin Türk lirası, 23 Ocak 2014'te 44 bin 100 Türk lirası, 19 Aralık 2014'te 107 bin 346 lira yatırıldığı ve 2008 yılında açılan hesabın 2015 yılının sonuna kadar açık ve aktif olduğu Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezinden gelen delillerle gösterildi.
Ağabeyini reddetti, soyadını değiştirmek istediMahkeme başkanının "15 Temmuz darbe girişiminde aktif rol alan ve FETÖ/PDY örgütünün ikinci adamı pozisyonundaki Adil Öksüz ağabeyin mi?" sorusuna Öksüz, "Evet ağabeyimdir. Kendisiyle ilişkilerim iyi değil, görüşmelerim bir elin parmaklarını geçmeyecek kadardır. En son 16 Mart 2016 tarihinde baldızımın düğününde gördüm. 3 kız, 3 erkek kardeşiz, kardeşlerimle İstanbul'daki babamın evinde bayramlarda karşılaşırsak görüşebiliyorum. Bazen de memlekete gittiğimde..." cevabını verdi.
Ağabeyinin medyadan darbeye karıştığını öğrendikten sonra onunla aynı soyadı taşımak istemediğini öne süren Öksüz, "Öksüz soyadımı değiştirmek için mahkemeye başvurdum. Darbeye karışan Adil Öksüz'ü ağabey olarak kabul etmiyorum. Aynı soyadı taşımak istemiyorum." sözlerine yer verdi.
Anne-baba ve kardeşleriyle bayramdan bayrama, bazen de memlekette karşılaştığı beyanında bulunan Öksüz, mahkeme heyetine yaşlı olan anne ve babasının bakıma ihtiyacı olduğunu, tutuklu olduğu için onlara bakamadığını, tahliye edilmesi halinde onlara bakacağını söylemesi de dikkati çekti.
Kararda, Öksüz'ün "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapse mahkum edildiği ve hükümle tutukluluk halinin devam ettiği belirtildi.